Kamu Görevinden Çıkarma İptal Davası Dilekçe Örneği
Bu yazımızda sizlere, kamu görevinden çıkarma veya devlet memurluğundan çıkarma işlemi neticesinde açılacak olan iptal davası için dilekçe örneğini paylaşıyoruz. Ayrıca konuyla alakalı detaylı bilgilere sahip olmak için kamu görevinden çıkarma başlıklı yazımızı detaylı inceleyebilirsiniz.
-Yürütmeyi Durdurma Taleplidir-
-Duruşma Taleplidir-
-Adli Yardım Taleplidir-
KOCAELİ NÖBETÇİ İDARE MAHKEMESİNE
DAVACI : İSİM SOYİSİM (TCKN: 000000011111)
Adres:
VEKİLİ : Av. ADEM ÇEÇEN & Av. GALİP ÖZDEMİR
DAVALI : T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI
Adres:
KONU : 0000001111111 sayılı ve 01/01/2024 tarihli müvekkil aleyhine tesis edilen devlet memurluğundan çıkarılmasına ilişkin davalı idare işleminin iptali, işlem nedeniyle yoksun kalınan maddi kayıplarının (parasal haklarının) davalı idarece, (her bir ödemenin yapılması gerektiği tarihten) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte hesaplanarak ödenmesi talebimizden ibarettir.
TEBLİĞ TARİHİ : 01/01/2024
AÇIKLAMALAR :
1-Yukarıda ayrıntılı kimlik ve adres bilgileri mevcut müvekkil İSİM SOYİSİM, XXXXXXXXXXXX olarak görev yapmakta iken hakkında başlatılan disiplin soruşturması sonrası Sağlık Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu tarafından verilen 01/01/2024 tarihli 0000001111111 sayılı kararı ile devlet memurluğundan çıkarma cezası tesis etmiştir. (İlgili idare kararı EK-1) Ancak anılan kararın hukuki mesnetten yoksun ve hatalı bir karar olması nedeniyle işbu davayı ikame etme zorunluluğumuz hasıl olmuştur. Şöyle ki;
2-Yaşanan süreçten kısaca bahsetmek gerekirse;
(Bu kısımda kısaca yaşananlar idari
2.1. Yürütülen disiplin soruşturması neticesinde 01/10/2023 tarihinde XXXXXXX alınan ifadesinde müvekkil kısaca; İlgili tarihte özellikle bir izin almadığını zaten mevcut istirahat vaktinde olduğunu, meslek hayatında iş yerinde veya işe gelmeden önce asla bu maddeyi kullanmadığını ve çok nadiren evde ve istirahat günlerinde kullandığını beyan etmiştir.
2.2. Alınan ifade sonrası Sağlık Bakanlığı Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından gönderilen 15/12/2023 tarihli savunma istemi evrakında müvekkil hakkında Yüksek Disiplin Kurulunda yapılacak idari soruşturma için 657 sayılı yasanın 130. Maddesi doğrultusunda yazılı savunmasını sunmak üzere 10 günlük süre verilmiştir. Anılan yazıda ayrıca 657 sayılı yasanın 125/E-g maddesi doğrultusunda Devlet Memurluğundan Çıkarma cezası ile sevk edildiği belirtilmiştir. (İlgili Bakanlık Yazısı EK-5)
2.3. Müvekkil süresi içerisinde sunmuş olduğu yazılı savunmasında (EK-6) meslek hayatının başarılarla dolu olduğunu, görev başında veya göreve gelmeden asla uyuşturucu maddeyi kullanmadığını, TCK kapsamında bile anılan suçun ceza verilmeyerek denetime tabi tutulduğunu ve böyle bir olay yaşanmasından üzüntü duyduğunu dile getirmiştir.
2.4. 657 sayılı yasa çerçevesinde müvekkilin yazılı savunmasından sonra toplanan Sağlık Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu tarafından 01/01/2024 tarihinde 0000001111111 sayılı kararı ile devlet memurluğundan çıkarma cezası tesis edilmiştir.
3-Yukarıda belirtilen müvekkil aleyhine tesis edilen devlet memurluğundan çıkarılması kararı 657 sayılı kanun ve İdari Yargılama Usulü kanunu çerçevesinde düşünüldüğünde hem usul olarak hem esas açısından hatalarla dolu bir karardır. Anılan kararda bulunan ve iptaline neden olacak durumlar kısaca şöyledir;
3.1. Disiplin cezasına konu eylemler ile yaptırımlar arasında adil bir dengenin gözetilmesi hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir. Disipline konu eylemler ile yaptırımlar arasında bulunması gereken adil denge “ölçülülük ilkesi” olarak adlandırılmakta ve bu ilkenin alt ilkelerini de elverişlilik, zorunluluk ve orantılılık ilkeleri oluşturmaktadır. “Elverişlilik ilkesi”, öngörülen yaptırımın ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, “zorunluluk ilkesi” öngörülen yaptırımın ulaşılmak istenen amaç bakımından zorunlu olmasını ve “orantılılık ilkesi” ise öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken orantıyı ifade etmektedir. (Danıştay Onikinci Daire; 15/02/2017, Esas No: 2016/8859 Karar No: 2017/321)
Olayın oluş şekline göre ölçülülük ilkesine aykırı değerlendirmeyle kanaate varılmıştır.
3.2. Öncelikle müvekkile uygulanan ve gerekçe gösterilen kanun maddesine baktığımızda 657 sayılı yasanın Disiplin cezalarının çeşitleri ile ceza uygulanacak fiil ve haller başlıklı 125/E-g maddesi “…Bir daha Devlet memurluğuna atanmamak üzere memurluktan çıkarmaktır…. Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır… Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak…” şeklinde düzenlenmiştir. Müvekkile uygulanan kanun maddesinde yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak kavramı ile her ne kadar çok geniş bir kapsam gözetilmiş gibi görünse de kanunlarımızda yüz kızartıcı suçların neler olduğu sınırlı şekilde sayılmış ve utanç verici davranışın boyutları yüksek mahkeme kararları ile çizilmeye çalışmıştır. Bu çerçevede müvekkilin hakkında devlet memurluğundan çıkarılmasına neden olan suç kanunlarımızda sınırlı şekilde sayılan yüz kızartıcı suçlardan değildir. Danıştay kararlarında yetkili merci olarak suçun niteliğine ve işleyenin konumuna göre değerlendirme yapılarak hangi suçun hangi açıdan şeref ve haysiyet kırıcı ya da utanç verici suç olduğuna karar verilmesi gerektiği belirtilmektedir.
Ancak müvekkil hakkında devlet memurluğundan çıkarılma cezası verilmesine sebep olan olaya bakıldığında uyuşturucu kullandığı esnada görev başında dahi olmayan -istirahat gününde olan- müvekkil hakkında Türk Ceza Kanunu kapsamında kamu davası açılmasına yer olmadığına dair karar verilmiştir. O halde söz konusu suç, müvekkil hakkında kamu davası açılmasına yer olmadığına karar verilecek kadar hafif niteliktedir. Tüm bu sebeplerle, müvekkilin eyleminin, 657 sayılı yasanın 125/E-g maddesi uyarınca belirtilen yüz kızartıcı veya utanç verici harekette bulunma kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla idarenin disiplin soruşturmasında müvekkilin fiilini bu statüde değerlendirerek devlet memurluğundan çıkarılma cezası vermesi hatalı ve uygulamada yer alan diğer kararlarla kıyaslandığında ölçülülük ilkesine uymayan bir karar ve ceza olmuştur.
657 Sayılı yasanın 125/III. Maddesi değerlendirmeye dahi alınmamıştır.
3.3. Müvekkil aleyhine tesis edilen kamu görevinden çıkarma işlemi yüksek yargı kararlarında belirtilen ilkeler doğrultusunda değerlendirildiğinde kesinlikle orantılılık ilkesine aykırılık oluşmaktadır. Memuriyet hayatı başarılarla dolu, çeşitli yurt dışı görevlendirmelerde bulunan, nitelikli bir memur olan müvekkil hakkında tüm iyi hâl durumları ve 657 sayılı yasanın 125/III. Maddesi “…Geçmiş hizmetleri sırasındaki çalışmaları olumlu olan ve ödül veya başarı belgesi alan memurlar için verilecek cezalarda bir derece hafif olanı uygulanabilir…” hükmü doğrultusunda başarılı memurlar için düzenlenen bir derece hafif ceza uygulanabileceği durumlarını göz ardı ederek karar verilmesi hatalı olmuştur.
Zira müvekkil her aşamada ısrarla başarılarından ve memuriyet hayatından söz ederken anılan idari kararda neden 125/III. Maddesinin değerlendirilmeye alınmadığı, değerlendirmeye alındıysa bile neden olumsuz şekilde kanaate varıldığı belirtilmemiştir. Danıştay yerleşik içtihatlarında geçmiş hizmetleri sırasındaki çalışmaları olumlu olan, ödül veya başarı belgesi alanlar için verilecek cezalarda bir derece alt ceza uygulanabilecekken, başarılı ve sicili temiz olan görevlilere, bir alt derece ceza uygulanmamasını haklı kılacak nedenin gerekçeli olarak açıklanması gerektiğini belirterek buna uyulmadan verilen ceza kararının iptal edilmesi gerektiği belirtilmiştir. (Müvekkile ait başarı belgeleri EK-7)
Kanunda düzenlenen en ağır yaptırıma hükmedilirken diğer yaptırımların neden yetersiz kalacağı belirtilmemiştir.
3.4. Danıştay yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere aleyhine disiplin cezasına hükmedilirken, gerekçeler belirtilirken aynı zamanda daha hafif bir yaptırıma tabi olabilecekken neden daha ağır bir yaptırıma tabi tutulduğuna ilişkin hususun da açıklanması gerektiği belirtilmiştir. Müvekkil için tatil gününde işlenen bir suçun, görevde iken işlenmemiş olması lehine bir durum oluşturacakken göz ardı edilerek değerlendirmeye dahi alınmamıştır. 657 sayılı yasanın 125. Maddesinde düzenlenen disiplin cezaları sırasıyla Uyarma, Kınama, Aylıktan kesme, Kademe ilerlemesinin durdurulması ve Devlet memurluğundan çıkarma olarak sıralanmaktadır. Müvekkilin yaşamış olduğu olayda görev esnasında yaşanan bir durum olmadığından 125/A-e bendinde yer alan “Devlet memuru vakarına yakışmayan tutum ve davranışta bulunmak” hükmü doğrultusunda değerlendirilerek Uyarma Cezası verilebilecekken veya en azından değerlendirmeye alınabilecekken, en ağır disiplin cezası ile sevk edilmesi ve bu yönde karar verilmesi hatalı olmuştur.
Ölçülülük ilkesi doğrultusunda 125. Maddede sayılan diğer disiplin cezalarına bakıldığında;
3.5. Görev mahallinde genel ahlak ve edep dışı davranışlarda bulunma hareketi kınama cezasını, Hizmet içinde Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak aylıktan kesme cezasını, Göreve sarhoş gelmek, görev yerinde alkollü içki içmek Kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını, gerektirmektedir. Kanun düzenlemesinden de görüleceği üzere fiilin nerede ve ne zaman işlendiği önem arz etmektedir. Kanun sarhoş olmayı veya alkol kullanmayı görev dışında yapılması halinde herhangi bir disiplin cezasına tabi tutmazken bunun görevdeyken yapılması halinde kademe ilerlemesinin durdurulması cezası verilebileceğini düzenlemiştir. Dolayısıyla müvekkilin olayın yaşandığı gün istirahat gününün olması durumu da değerlendirmeye katılması gereken en önemli unsurlardan birisi olacakken disiplin soruşturmasının hiçbir aşamasında değerlendirmeye alınmayarak devlet memurluğundan çıkarma cezası verilmesi hatalı olmuştur. Ayrıca orantılılık ilkesi doğrultusunda olayı değerlendirdiğimizde görev dışında ve bilincini kaybetmeyen, ceza hukuku kapsamında kamu davası açılmasına yer olmadığına dair lehine kararı alan müvekkilin görev yerine sarhoş gelen birisinden daha ağır bir disiplin cezasına çarptırılması hakkaniyete uygun olmayacaktır.
Yürütmenin durdurulması talebimiz hakkında
4- İptal davası niteliğindeki idari davalarda İYUK madde 27 doğrultusunda hukuka aykırı olduğu açık olan idari işlemin yaratacağı muhtemel zararları önleyerek adil yargılanma hakkını temin etmek amacıyla yürütmenin (icrasının) dava sonlanana kadar durdurulması için getirilmiş yasal düzenleme mevcuttur. Yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi için aranan en önemli 2 şart olan İdari işlemin açıkça hukuka aykırı olması ve İdari işlemin uygulanması halinde giderilmesi güç veya olanaksız zararlar doğması durumları işbu iptal davamızda mevcuttur. Yürütmenin durdurulması kararı verilmemesi durumunda maaşından ve tüm özlük haklarından mahrum kalan müvekkilin ekte sunmuş olduğumuz hastalığı ve yaşı nedeniyle yeni bir iş bularak çalışma ihtimali yoktur. Kendisine destek verecek herhangi bir aile büyüğü olmamasının yanında geçindirmek durumunda olduğu bir aile hayatı mevcuttur. Memuriyeti esnasında aldığı maaşlarla herhangi bir birikim de sağlayamamıştır. Eğer ki yürütmenin durdurulmaması halinde müvekkil hem sağlık hem ekonomik açıdan telafisi mümkün olmayacak zorluklarla karşılaşacaktır. Tüm bunların yanında yukarıda ayrıntılı açıkladığımız üzere müvekkilin haklılığı ve uygulanan disiplin cezasının kanuna uygun olmadığı da açıkça belirlidir. Açıklamış olduğumuz nedenlerle devlet memurluğundan çıkarılma kararına yönelik işbu iptal davasında ivedilikle yürütmenin durdurulması kararı verilmesini talep ederiz.
Adli yardım talebimiz hakkında
5- Davaya konu işlem nedeniyle herhangi bir geliri ve mal varlığı bulunmayan müvekkil hakkında adil yargılanma ve İYUK 31. Maddenin atıf yaptığı HMK 334/1, 336/2 ve Anayasanın 90. Maddesi doğrultusunda mahkemeye erişim hakkının sağlanması için adli yardım talebimizin kabulüne karar verilmesini talep ederiz.
6- Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Sağlık Bakanlığı tarafından tesis edilen 0000001111111 sayılı ve 01/01/2024 tarihli, müvekkile 01/01/2024 tarihinde tebliğ olan devlet memurluğundan çıkarma disiplin cezasının iptali, işlem nedeniyle yoksun kalınan maddi kayıplarının (parasal haklarının) davalı idarece, (her bir ödemenin yapılması gerektiği tarihten) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte hesaplanarak ödenmesine ilişkin davamızın kabulüne karar verilmesini talep ederiz.
7-Sayın mahkemenizde görülecek davada, dilekçemizde bahsettiğimiz hususları huzurda dile getirerek sayın heyete haklılığımızı sözlü olarak da anlatmak isteriz. Açıklanan nedenlerle duruşma talebimizin de kabulünü talep ederiz.
DELİLLER : Müvekkile ait özlük dosyası, 0000001111111 sayılı ve 01/01/2024 tarihli davaya konu davalı idare kararı (EK-1), Müvekkilin hastalığına ilişkin raporlar (EK-2), XXXXX Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2024/0022 sayılı soruşturma dosyasında 25/12/2023 tarihinde Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi kararı (EK-3), Müvekkilin ilk savunması (EK-4), Bakanlık sevk Yazısı (EK-5), Müvekkil son yazılı savunması (EK-6), Müvekkile ait başarı belgeleri (EK-7) ve ilgili her türlü yasal delil.
HUKUKİ NEDENLER : 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu madde 125 ve diğerleri, Anayasa, İdari Yargılama Usulü Kanunu ve ilgili sair mevzuat.
SONUÇ ve İSTEM : Yukarıda arz ve izah edilen ve sayın mahkemenizce resen gözetilecek hususlar birlikte değerlendirilerek;
-Adli yardım talebimizin KABULÜNE,
-Yargılamanın duruşmalı yapılması talebimizin KABULÜNE,
-Davalı idare tarafından müvekkil aleyhine tesis edilmiş olan 0000001111111 sayılı ve 01/01/2024 tarihli devlet memurluğundan çıkarma işlemi hakkında yargılama devam ederken YÜRÜTMENİN DURDURULMASINA ve yargılama sonunda İPTALİNE,
-Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı idareden tahsiline, karar verilmesini saygılarımızla vekaleten talep ederiz.
Not: Ayrıca KAMU GÖREVİNDEN ÇIKARMA (İHRAÇ) başlıklı ilgili yazımız inceleyebilirsiniz.
Av. ADEM ÇEÇEN & Av. GALİP ÖZDEMİR
İSİM SOYİSİM Vekili