İcra Taahhüdü Nedir? (Ödeme Şartı Sözleşmesi)
2004 Sayılı İcra ve İflas Kanun’unun “Taksitle Ödeme” başlıklı 111. Maddesinde düzenlenmiş olan İcra Taahhüdü; uygulamada ödeme şartı sözleşmesi olarak adlandırılmaktadır. İcra hukukunda önemli bir yeri bulunan konunun şartlarını ve ayrıntılarını bu başlık altında inceleyeceğiz. Öncelikle ilgili kanun maddesine bakmak gerekirse;
Taksitle ödeme:
Madde 111 – Borçlu alacaklının satış talebinden evvel borcunu muntazam taksitlerle ödemeği taahüt eder ve birinci taksiti de derhal verirse icra muamelesi durur.
Şukadar ki borçlunun kafi miktar malı haczedilmiş bulunması ve her taksitin borcun dörtte biri miktarından aşağı olmaması ve nihayet aydan aya verilmesi ve müddetin üç aydan fazla olmaması şarttır.
Borçlu ile alacaklının borcun taksitlendirilmesi için icra dairesinde yapacakları sözleşme veya sözleşmelerin devamı süresince 106 ve 150/e maddelerindeki süreler işlemez. Ancak bu sözleşme veya sözleşmelerin toplam süresinin on yılı aşması hâlinde, aştığı tarihten itibaren süreler kaldığı yerden işlemeye başlar.
Taksitlerden biri zamanında verilmezse icra muamelesi ve süreler kaldığı yerden devam eder.
İcra Taahhüdü Şartları
Yukarıda yer alan kanun hükmünde de görüleceği üzere alacaklı ve borçlu arasında icra taahhüdü yapılabilmesi için öncelikle icra müdürlüğü aracılığı ile başlatılan takibin kesinleşmesi gerekmektedir. Kesinleşen takip sonrası ve varsa haczedilen malların satışından önce taraflar icra müdürlüğü huzurunda yukarıda sayılan şartlar çerçevesinde borcun taksitler halinde ödenmesi konusunda anlaşabilirler. Bu durumda taşınır ve taşınmazlara ilişkin satış talep etme sürelerinin düzenlendiği 106 ve 150/e maddelerindeki süreler duracaktır. Ancak taksitlendirme işlemi 10 yılı aşıyorsa aşmasından itibaren veya taksitlerden birisinin ödenmemesinden itibaren süreler işlemeye devam edecektir.
Ne Zaman Yapılabilir?
1-)Haciz İşlemi Yapılmadan;
Taksitle ödeme anlaşması veya diğer ismiyle icra taahhüdü 2 farklı zaman diliminde yapılabilecektir. Birinci durum takip kesinleştikten sonra ve herhangi bir haciz işlemi yapılmadan önce taksitle ödeme konusunda anlaşma yapılmasıdır. Bu durumda alacaklı ve borçlu madde 111’de yer alan şartlara uymak zorunda değildirler. Yalnızca borçlunun İİK m. 340 çerçevesinde taksitlerden birisini ödemediği takdirde cezalandırılabilmesi için; Taksit miktarlarının ve taksit tarihlerinin belirli ve açık bir şekilde yazması gerekmektedir. Taksitlerin, tarafların anlaşmış oldukları tarihlerde düzenli şekilde ödenmesi durumunda borçlunun malları için haciz işlemi uygulanamayacaktır. Ancak taksitlerden birisinin ödenmemesi durumunda alacaklının talebi üzerine borçlunun malları haczedilebilecektir.
2-)Haciz İşleminden Sonra;
İkinci durum ise asıl olarak madde 111’de şartları sayılan taksitle ödemedir. Bu durumda borçluya yönelik haciz işlemi yapılmış bulunmaktadır. Borçlu hacizden sonra ve satıştan önce olmak kaydıyla icra müdürlüğüne yukarıda yer alan kanun maddesindeki şartlar doğrultusunda ödeme yapacağını taahhüd ederse alacaklının kabul etmesine gerek olmaksızın icra takibi durur. Ancak borçlu madde 111’de yazan şartları tam olarak sağlayamıyorsa bu durumda alacaklıyla yukarıda bahsedildiği gibi taksitli satış sözleşmesi yapması gerekecektir. Tarafların aralarında yapmış oldukları sözleşmeyi icra müdürlüğüne sunarak, icra müdürünün huzurunda imzalamaları sonucu taksitlendirme usule uygun şekilde gerçekleşmiş olacak ve haczedilmiş mallar satılamayacaktır. Tahhüde uyulmaması durumunda aşağıda ayrıntılı şekilde açıklanan taahhüdü ihlal suçu nedeniyle borçlu aleyhine tazyik hapsine hükmedilebilecektir.
İcra Taahhüdünü İhlâl Suçu (İİk M. 340)
2004 Sayılı İcra Ve İflas Kanunu’nun 340. Maddesinin “Borçlunun ödeme şartını ihlali halinde ceza” başlığı altında düzenlenmiştir. Borçlunun yukarıda sayılan haciz öncesi veya haciz sonrası taksitli ödeme taahhüdüne uymaması durumunda; icra dosyasında işlemler kaldığı yerden devam edecek, süreler işlemeye başlayacak ve alacaklının şikayeti üzerine İİK m. 340 çerçevesinde borçlu aleyhine tazyik hapsine hükmedilebilecektir.
Borçlunun ödeme şartını ihlali halinde ceza:
Madde 340 – (Değişik: 31/5/2005-5358/11 md.) 111 inci madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlal eden borçlunun, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra borçlu borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse tahliye edilir; ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir. Ancak, bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresi üç ayı geçemez.
Taahhüdü İhlâl Suçunun Unsurları
Yukarıda yer alan kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere usule uygun bir taahhüdün ihlâl edilmesi durumunda; alacaklının itirazı üzerine borçlu aleyhine 3 aya kadar tazyik hapsine hükmedilebilecektir. Borçlu ancak ihlal ettiği tutarları veya borcun tamamını ödeyerek cezadan kurtulabilecektir. Ancak tekrar taksitleri aksatması durumunda, alacaklı şikayeti üzerine tekrar tazyik hapsine hükmedilebilecektir. Ancak bir borç için toplamda en fazla 3 ay tazyik hapsine hükmedilebilecektir. Hatırlatmak gerekir ki borçlunun taahhüdü ihlâl suçu nedeniyle cezalandırılabilmesi için haciz sonrası, haciz öncesi veya haciz sonrası olmasına rağmen aralarında yapmış oldukları anlaşmaların kanunun öngörmüş olduğu (yukarıda açıklamış olduğumuz) şartları sağlaması gerekmektedir. Aksi takdirde usule uygun olmayan bir taahhüd nedeniyle borçlu aleyhine tazyik hapsine hükmedilemeyecektir.
Alacaklı şikayetini taksitin ödenmediğini öğrenmesinden itibaren 3 ay ve her halde 1 yıl içerisinde yapmalıdır. Süresi içerisinde yapılmayan şikayet sonrası tazyik hapsine hükmedilemeyecektir. Şikayet; taahhüdün ihlal edildiği icra müdürlüğünün bağlı olduğu icra mahkemelerine yapılmalıdır. Yetkili ve görevli mahkeme icra dosyasının bulunduğu yer icra mahkemeleridir. Konuya ilişkin TAAHHÜDÜ İHLAL ŞİKAYET DİLEKÇESİ başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Kocaeli’de İcra Taahhüdü Ve Tahhüdü İhlal Suçu
Kocaeli ilinde bulunan avukatlık ofisimize gelerek KOCAELİ’de icra taahhüdü sürecine ilişkin bilgi alabilir, İcra İflas Hukuku alanında uzman, Kocaeli İcra Avukatı mıza danışabilirsiniz. Kocaeli/İzmit bölgesinde değilseniz, iletişim kısmında yer alan mail adresimiz ve telefon numaramız ile avukatlarımızla irtibata geçebilirsiniz.
Konuya İlişkin Örnek Yargı Kararları
YARGITAY 11. Ceza Dairesi
Esas: 2014/2326 Karar: 2014/2512
“…Sanığın taahhüdünü içeren 03/02/2011 tarihli tutanakta ödenmesi gerekli toplam borç miktarının tüm fer’ileri ile birlikte hesaplanıp açıkça gösterilmesi gerektiği, takip masrafları ile taahhüt tarihine kadar işlemiş faiz alacağının taahhütte açıkça yer almadığı gibi bunlardan feragat edildiğine dair alacaklı vekilinin beyanının da olmadığı, dolayısıyla söz konusu taahhütün hukuken geçersiz olduğu ve sanığa isnat edilen suçun oluşmadığı nazara alınmadan, itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, anılan kararın bozulması istenilmiş olmakla, Dairemize gönderilen dosya incelenerek gereği görüşüldü:
İncelenen dosya içeriğine, kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, …6. İcra Ceza Mahkemesinin 14.06.2012 gün ve 2012/70 Değişik İş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA…”
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E:2001/18-19 K:2001/20 T:20.02.2001
“…Taahhüdü ihlal suçunun oluşabilmesi için ödenecek toplam miktarın rakamsal olarak belirlenmesi, tarafların belirlenen bu miktar üzerinde icap ve kabulde bulunması zorunludur. Takip talebinde borç miktarı 463 milyon olarak belirlenmesine karşın, taahhüt esnasında işleyecek faiz, vekalet ücreti, icra harç ve giderleri belirlenmemiş, borçlunun taahhütte bulunduğu miktar saptanmamıştır. Ceza sorumluluğunun doğabilmesi için taahhüt esnasında ödenecek miktarın hiçbir kuşkuya yer vermeksizin belirlenmesinde zorunluluk bulunmaktadır. Bu miktar belirlenmediğinde hangi miktar için taahhütte bulunulduğu, kabulünde hangi miktar nazara alınarak yapıldığı saptanamayacağından, ödeme koşulunun ihlali halinde cezai sorumluluk doğmayacaktır.
Yargıtay C.Başsavcılığınca, miktarı her iki tarafça bilinen borç miktarının taahhüt tutanağına yazılmamasının suçun oluşumunu engellemeyeceği ileri sürülmüş ise de; borçlu sanığın temyiz dilekçesi incelendiğinde sanık borcunun 275 milyon TL. olduğunu ileri sürmesine karşılık, takibin 400 milyon asıl alacak olmak üzere işlemiş faiz ve protesto masrafı ile birlikte 463 milyon TL. üzerinden yapıldığı saptanmıştır, bu dahi taraflarca belirlenen bir miktar üzerinde anlaşılmadığını göstermektedir…”