İcra Hukukunda Şikayet (Memur Muamelesini Şikayet)
İcra Hukukunda Şikayet, İcra İflas Kanunumuzun 16. Maddesi doğrultusunda icra ve iflas dairelerinin yaptığı işlemlere karşı, kanuna aykırı olması veya hadiseye uygun olmaması sebebiyle başvurulabilecek bir hukuki yoldur. Şikayet işleminde görevli ve yetkili mahkeme şikayet konusu işlemi yapan icra müdürlüğünün tabi olduğu İcra Hukuk Mahkemesidir.
“Şikayet ve şartlar : Madde 16 – (Değişik: 3/7/1940-3890/1 md.) Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere İcra ve İflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir. Şikayet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır.
Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikayet olunabilir.”
Hangi Durumlarda İcra Hukukunda Şikayet Yoluna Başvurulabilir?
Madde metninden de anlaşılacağı üzere iki durumda şikayet yoluna başvurulması mümkündür:
1-Yapılan işlemin kanuna aykırı olması; Bu noktada “kanun” ibaresinin geniş yorumlanması gerektiği, bu ibareden yürürlükte bulunan yönetmelikler de dahil olmak üzere tüm mevzuat hükümlerini anlamak gerektiği değerlendirilmektedir.
Örneğin: icra müdürlüğünün borçluya usulüne uygun bir ödeme emri tebligatı yapılmadan takibi kesinleştirmesi durumunda şikayet yoluna gidilebilir.
2-Yapılan işlemin hadiseye yani olaya uygun olmaması; bu durumda şikayet yoluna başvurabilmek için icra müdürlüğünce yapılan işlemin somut vakıaya uygun olmaması gerekmektedir.
Hangi Sürede İcra Hukukunda Şikayet Yoluna Başvurulabilir?
Şikayet yolu süre açısından sınıflandırıldığında ikiye ayrılır:
A-) 7 günlük süre; genel kural olarak şikayet 7 günlük süreye tabidir. Bu süre hak düşürücü nitelikte olup, şikayete konu işlemin öğrenildiği tarihten itibaren başlar. Kambiyo senetlerine özgü takip yolunda şikayet süresi 5 gün olarak düzenlenmiştir. Eğer şikayet konusu işlem ilgiliye tebliğ edilmişse süre tebliğ tarihinden itibaren başlayacaktır.
B-) Süresiz şikayet; Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı yapılacak şikayetlerde süre sınırlaması mevcut olmayıp ilgililer her zaman şikayet yoluna başvurabileceklerdir. Ayrıca her ne kadar yasa metninde zikredilmemiş olsa da icra müdürlüğü işleminin kamu düzenine aykırı olması durumunda da süresiz olarak şikayet hakkının kullanılabileceği değerlendirilmektedir.
Yargılama Usulü Ve Mahkemece Verilecek Karar
Şikayete ilişkin başlayan yargılamada basit yargılama usulü uygulanır. Aksine hüküm bulunmayan hâllerde şikayeti inceleyen icra mahkemesi, şikâyet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasına ve duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir eder.
Şikayetin süresinde yapılmamış olması gibi usule ilişkin eksikliklerin bulunduğu durumlarda mahkemece şikayet usulden reddedilir.
Usule ilişkin bir eksiklik bulunmamasına karşılık mahkemece şikayet sebepleri yerinde görülmezse şikayet esastan reddedilir.
Usule ilişkin bir eksiklik bulunmazsa ve şikayet sebepleri icra mahkemesince yerinde görülürse şikayetin kabulüne karar verilir. Bu durumda icra mahkemesi;
1-Şikayet konusu işlemin iptaline,
2-Şikayet konusu işlemin düzeltilmesine,
3-İcra müdürlüğünce sebepsiz olarak yapılmayan veya geciktirilen işlemin yapılmasının emredilmesine karar verir.
Kocaeli’de İcra Hukukunda Şikayet
Kocaeli ilinde bulunan avukatlık ofisimize gelerek KOCAELİ’de icra hukukunda şikayet süreçleriyle ilgili bilgi alabilir, İcra ve İflas Hukuku alanında uzman, Kocaeli İcra Avukatlarımıza danışabilirsiniz. Kocaeli/İzmit bölgesinde değilseniz, iletişim kısmında yer alan mail adresimiz ve telefon numaramız ile avukatlarımızla irtibata geçebilirsiniz.
Not: Konuyla ilişkili İcra Hukuku ve Uygulamada; Maaş Haczi ve TİCARETİ TERK SUÇU başlıklı yazılarımızı inceleyebilirsiniz.
Konuya İlişkin Örnek Yargı Kararları
YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ 2019/13326 E. 2019/16907 K. 25.11.2019 Tarihli Kararı:
“Uyuşmazlık, Türk Ticaret Kanununun 237. maddesinin 1. fıkrası gereğince, şirketin borç ve taahhütlerinden dolayı şirkete karşı takip yapılıp, bu takip semeresiz kalmadığı veya şirket herhangi bir sebeple sona ermediği takdirde, ortak aleyhine takip yapılamayacağına ilişkin şikayetin süreye tabi olup olmayacağına ilişkindir. Kollektif şirketin borçlarından dolayı birinci derecede şirket sorumlu olup şirket hakkında yapılan takip semeresiz kalmadan veya şirket herhangi bir sebeple sona ermeden kollektif şirket ortağı hakkında takip yapılamayacaktır. Başka bir deyişle ortaklara müracaat hakkı, 6102 sayılı Kanunun 237. maddesinde yazılı şartların tahakkuku halinde mümkündür. Bu durumda, kollektif şirketin borçlarından dolayı kollektif şirket ortağı hakkında takip yapabilmek için 6102 sayılı Kanunun 237. maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığının -takip şartı olarak- değerlendirilmesi gerekeceğinden bu hususa ilişkin başvuru kamu düzenine ilişkin ve İİK’nun 16/2. maddesi gereğince süresiz şikayete tabi olup … Bölge Adliye Mahkemesi…. Hukuk Dairesi ile … Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesinin kesin kararları arasındaki uyuşmazlığın bu şekilde giderilmesine karar vermek gerekmiştir.”
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU 2018/470 E. 2018/1130 K. 23.05.2018 Tarihli Kararı:
“Somut olayda, mahkemeler veznesine tek harç (başvurma ve peşin karar ve ilam harcı) yatırılmak suretiyle iki ayrı icra dosyası için şikâyette bulunulmuş ise de, bu harcın hangi icra dosyası için yatırıldığı belirgin olmadığından, harcın hiç yatırılmadığından söz edilemez. Bu nedenle, iş bölümü uyarınca dosya tefrik edilip Ankara 10. İcra Dairesinin bağlı bulunduğu icra mahkemesine gönderildiği takdirde harcın tamamlanması mümkündür.”
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU 2019/246 E. 2020/44 K. 21.01.2020 Tarihli Kararı:
“Uyuşmazlık; somut olay bakımından şikâyetçinin haczinin ayakta olup olmadığı, eş söyleyişle şikâyetçinin sıra cetveline girebilecek konumda bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. somut olayda; şikâyetçi tarafından bedeli paylaşıma konu gayrimenkulün haciz tarihinden itibaren iki yıl içinde satışının talep edilip satış avansının yatırıldığı, icra memuru tarafından henüz satış şartlarının oluşmaması nedeniyle satış talebinin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Alacaklı İİK’nın 106. maddesi ile güdülen amaca uygun olarak süresi içinde satış talebinde bulunmuş ve aynı Kanun’un 59. maddesi uyarınca yatırılması gereken gider avansını da yatırmıştır. Yerel mahkemece süresinde satış talebinde bulunulduğundan dolayı haczin ayakta olduğunun kabulü ile şikâyetin kabulüne karar verilmiştir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 29.06.2018 tarihli ve 30463 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 2016/4 E., 2018/1 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da; alacaklının yasal süresi içinde usulüne uygun olarak yaptığı satış talebinin icra müdürlüğünce reddine ilişkin kararın şikâyet yoluyla ortadan kaldırılmaması hâlinde yasal sürenin geçmesi ile özellikle sıra cetveline esas alınacak haczin düşmeyeceği açıkça kabul edilmiştir. süresi içinde yapılan satış talebinin icra müdürlüğünce reddine karar verilmiş olması hâlinde, bu karar aleyhine şikâyet yoluna başvurulmasa dahi haczin ayakta olduğunun kabulü gerektiğinden yerel mahkeme kararı yerindedir.”
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU 2017/347 E. 2019/837 K. 02.07.2019 Tarihli Kararı:
“Uyuşmazlık; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 79. maddesinin 1. fıkrası ve 85. maddesinin 1. fıkrası gereğince icra memurunun haciz mahallinin borçluyla ilgisinin olmadığı gerekçesiyle, alacaklının haciz talebini yerine getirip getirmeme konusunda takdir yetkisinin olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre alacaklının şikâyetinin kabulünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. Somut olayda haciz yapılmasına ilişkin alacaklı vekilinin isteminin yerine getirilmesi konusunda icra memurunun bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. İcra memurunun takdir yetkisi İİK’nın 82. maddesi kapsamında malın haczi kabil olup olmadığı ile sınırlı olup, icra memurunun bunun dışında, haczi istenen menkullerin üçüncü kişiye ait olduğu gerekçesiyle haciz talebini reddetme yetkisi yoktur. İcra memurunun yetkisini aşarak haciz işlemi yapmaması bir hakkın sebepsiz yere sürüncemede bırakılması niteliğinde olup süresiz şikâyete tabidir. İcra memurluğunca yapılması gereken iş haciz işlemi yaparak, üçüncü kişinin istihkak iddiasının tutanağa geçirilip İİK’nın 97 ve 99. maddeleri uyarınca istihkak prosedürünü işletmektir. Zira malın mülkiyetinin borçluya veya üçüncü kişiye ait olduğunun tespiti yargılama gerektirir. Somut olaydaki gibi menkuller mülkiyet iddia eden üçüncü kişi nezdinde haczedildiğinde İİK’nın 99. maddesi uyarınca alacaklıya istihkak davası açması için süre verilmesi gerekir. İstihkak davası açılması durumunda ispat yükü de alacaklı üzerinde olur. Ayrıca üçüncü kişi yedieminliği kabul ettiği takdirde muhafaza işlemi de yapılamaz. Görüldüğü üzere anılan bu hükümlerle icra takibi sırasında üçüncü kişilerin mülkiyet hakkını kullanma ve koruma imkânı tanınmakta ve menfaatleri gözetilmektedir.”