Depremzedelerin Hakları Nelerdir?
Doğal bir afet olan depreme maruz kalan ve zarar gören bireylere depremzede denmektedir. Diğer doğal afetlere nazaran insan hayatını en ağır şekilde etkileyen depremlerin ardından, mağdur olan depremzedelerin bir takım sosyal, hukuki, idari ve cezai hakları bulunmaktadır. Bu yazımızda depremzedelerin hakları nelerdir sorusuna cevap arayacağız.
Sosyal Haklar
Deprem meydana geldikten sonra yıkıcı olma durumu ve bireylerin zarar durumuna göre ulaştırılması gereken sosyal yardımlar değişkenlik göstermektedir. Deprem sonrası sosyal yardımların başında tabii ki barınma ihtiyacını karşılamak gelmektedir. Barınma ile birlikte yiyecek içecek temini, hayatın sağlıklı şekilde devamı için temizlik eşyaları e kişisel bakım ürünleri temini, soğuk havalara denk gelinmesi halinde yakacak temini gibi hayati önem taşıyan konularda haklar mevcuttur. Devletin görevi depremden zarar görmüş vatandaşlara her ne suretle olursa olsun asgari hayat ve yaşam düzeyini ücretsiz bir şekilde sağlamaktır. Asgari sosyal hakların sağlanmasının ardından çocukların gelişimini engelleyecek etkenlerin ortadan kaldırılması, eğitimin devam ettirilmesi, sağlık güvenceleri ve hastanelere erişilebilirliğin sağlanması, iletişimin kolaylaştırılması gibi konularda da sistemli ve aksamayacak bir düzen kurulması gerekmektedir. Son olarak tabii ki depremzedelerin hakları içerisinde en önemlisi, depremin yaraları sarıldıktan kısa süre sonra yeniden hayatlarını yerleşik olarak sürdürebilecekleri konutların kendilerine temin edilmesi hakları mevcuttur.
Depremzedelerin Hukuki Hakları
Depremin etkilerinin yavaş yavaş geçmesi ve acıların sarılmasıyla birlikte artık depremzedeler haklarını ciddi şekilde arayabilecek konuma gelmektedirler. Bu kapsamda deprem felaketleri sürecinde Türkiye Barolar Birliği ve illerde bulunan barolar hukuki destek sunabilmektedir. Bu süreçlerde baroların ücretsiz desteklerinden faydalanılabilecektir.
Depremzedenin ilk ve en önemli hakkı Deprem Sigortası (DASK) çerçevesinde, depremde zarar gören yapısı için ödeme almaktır. Bunun için dask bilgilerine e-devlet üzerinden ulaşıldıktan sonra ilgili kuruma evin zarar gördüğü veya yıkıldığı gerekçeleri ile başvuru yapılarak ödeme alınabilecektir. Ancak evin geçerli bir deprem sigortasına dahil olmamış olması durumunda herhangi bir ödeme yapılamayacaktır. Deprem sigortasının ödeme yapmaktan kaçınması veya eksik ödeme yapması durumunda dava açılarak yatırılmayan ücret tahsil edilebilecektir. Aynı zamanda ev eşyaları ve arabası da depreme karşı sigortalı olan bireyler bunların gördüğü zararlar için de sigortalara başvuruda bulunabilecekleridir.
Tazminat Davası
Depremzedeler, gördükleri zararda kusurlu olduğunu düşündükleri kişi veya kişiler adına maddi manevi tazminat davası açabilecektir. Açılacak olan tazminat davasında deprem neticesinde meydana gelen zararda kusurlu davranışları ile neden olan özellikle müteahhit, mimar, mühendis gibi kişilere karşı sorumlulukları oranında zararı karşılamaları için dava açılabilecektir. Ancak ilgili kişilerin herhangi bir kusurunun olmaması ve işlerini yasanın gösterdiği gibi yapmış olmalarına rağmen yine de bir zarar meydana gelmiş ise kusurları bulunmadığından tazminat ödemelerine karar verilemeyecektir.
Bina Yapımında Sorumlu Olanların Tazminat Hukuku Açısından Değerlendirilmesine İlişkin Yargıtay Kararı
YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ E: 2021/8259 K: 2022/2003 K: 08.03.2022
“Dava, taşınmazın depremde ağır hasar alması ve yıkılması sonucunda oluşan maddi zararın tazmini istemine ilişkindir. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un ilgili maddesinde; malın ayıplı olması halinde taraflara ait hak ve yükümlülüklerin nelerden ibaret olduğu düzenlenmiş, ayıbın gizli ya da açık olması halleri için ayrı ihbar süreleri getirilmiş, hatta ayıbın ağır kusur veya hile ile gizlenmesi halinde zamanaşımı süresinden yararlanılamayacağı açıkça ifade edilmiştir. Mahkemece; taşınmaz hakkında başka maliklerce açılan dava dosyası hükme esas alınarak, dava konusu taşınmazda ağır kusur tespitinde bulunulmayıp, gizli ayıp değerlendirmesi yapıldığından, en geç depremin etkileri geçtikten sonra makul bir sürede ihbarda bulunulmayıp, zamanaşımı süresi içerisinde dava açılmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de, hükme esas alınan dava dosyasında bahsedilen gizli ayıpların Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un ilgili maddesi kapsamında, müteahhidin ağır kusuru veya hilesi ile gizlenip gizlenmediği hususuna yeterince yer verilmediği, sadece tespit edilen ayıpların gizli ayıp niteliğinde olup müteahhidin kusurlu eylemleri neticesinde oluştuğuna ilişkin tespitlerde bulunulduğu anlaşılmaktadır. O halde mahkemece; hükme esas alınan dava dosyasına taraf olmayan malikin, deprem sonrası meydana gelen zarar/hasarın müteahhidin kusuru sonucu olduğunu bilmesine olanak olmadığı, bu nedenle ihbar ve zamanaşımı sürelerinin müteahhidin ağır kusuru veya hilesinin varlığının tespiti halinde işlemeyeceği hususu da gözetilerek, ilgili dosyada tespit edilen müteahhidin kusurunda ağır kusur olup olmadığı, mevcut ayıpların hile ile gizlenip gizlenmediği araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.“
Depremzedelerin İdari Hakları
Bilindiği üzere ülkemizde bir yapı yapabilmek için başta belediyeler olmak üzere birçok kamu kurum ve kuruluşunun onayı alınması gerekmektedir. İnşaatta uyulması gereken ve yapının sağlamlığı için uyulması gereken kurallar mevcuttur. Kanun tarafından çizgileri belirli olan bu kurallara uygunluğu her aşamada denetlenmekte ve onayları verilmektedir. Ayrıca belirli şartlar altında yapı denetim firmalarından da onay alınması gerekmektedir. İşte bu gibi durumlarda kanuna aykırı işlemlerin yapılıyor olmasına rağmen devlet kurumları, belediyeler tarafından gerekli izinler hukuka aykırı şekilde verilmiş ise depremzedelerin hakları için idarenin sorumluluğundan bahsedilebilecektir.
İdarenin sorumluluğu olduğu durumlarda, zarar gören birey tam yargı davası olarak adlandırdığımız davalarda, taşınmazın bulunduğu yerin bağlı olduğu idari yargı mercilerinde idarenin kusurlu olduğu ve bu nedenle meydana gelen zararlardan sorumlu olduğuna ilişkin maddi ve manevi tazminat davası açılabilecektir. Bu davalarda öncelikle idare tarafından verilmiş olan onaylar, onay verilirken kontrol edilen kriterler göz önüne alınarak yasaya aykırı şekilde izin ve onayların verilip verilmediği denetlenir. Eğer ki yasaya aykırı şekilde izinlerin verildiği incelemeler sonrası anlaşılır ise zarar gören depremzedeye maddi manevi tazminat ödenmesine karar verilecektir.
Depremzedelerin Ceza Hukuku Bakımdan Hakları
Deprem neticesinde zarar gören bireyler veya zarar görenlerin yakınları, ilgili cumhuriyet başsavcılığına suç duyurusunda bulunabileceklerdir. Taksirle adam öldürme, taksirle adam öldürmeye teşebbüs, birden fazla kişinin ölümüne neden olma, zincirleme suç hükümleri gibi ceza hukukundan kaynaklı hükümler doğrultusunda kusurlu olma ihtimali olan kişiler hakkında depremzedelerin hakları için soruşturma başlatılabilecektir.
Depremzedelerin hakları en iyi şekilde savunabilmek için, depremden hemen sonra enkazlardan örneklerin alınması gerekmektedir. Çünkü enkazda kullanılan malzemenin tespiti ile ilgili kişilerin kusurlu olup olmadığı çoğunlukla enkazlardan toplanan deliller ile belirlenebilecektir. Toplanan delillerde yapılacak olan araştırmalarda kusurlu davranışları ile bireylerin zarar görmesine neden olan ilgililer hakkında işlem başlatılacaktır. Bu ilgililer genellikle müteahhit, mimar, proje sorumlusu, inşaat firması ise yetkililer olabilmektedir. Kusuru tespit edilen kişiler yukarıda bahsedilen suç tipleri doğrultusunda yargılanmaları için iddianame hazırlanabilecek ve ceza mahkemesinde yargılamaları olacaktır.
Not 1: Depremzedelerin miras hukuku açısından hakları ile depremin miras hukuku açısından sonuçları başka bir yazımızda ele alınacaktır. Sitemizden tüm konu başlıklarına ulaşabilirsiniz.
Not 2: Deprem sonrası haklarınızın en iyi şekilde savunulması için alanında uzman avukatlar aracılığı ile hukuki süreçlerinizi takip etmenizi tavsiye ederiz. İletişim kısmından bizimle irtibata geçebilirsiniz.