Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu
Cumhurbaşkanına hakaret suçu TCK’da Millete ve Devlete Karşı Suçlar kısmının “Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına Karşı Suçlar” başlıklı üçüncü bölümünde düzenlenmiştir.
TCK m. 125’te düzenlenen genel hakaret suçundan farklı olarak burada korunan hukuki değer Cumhurbaşkanının kişisel şeref ve saygınlığı değil bir devlet organı olan Cumhurbaşkanlığı makamının onur ve itibarıdır.
TCK – Cumhurbaşkanına hakaret
Madde 299- (1) Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/35 md.) Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır.
(3) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.
Bu suça ilişkin yapılan soruşturma ve yargılamalarda eleştiri niteliğindeki söz ve davranışların da cezalandırılmasını önlemek adına hassas bir değerlendirmenin yapılması gerekmektedir.
Cumhurbaşkanına Hakaret Suçunun Cezası
Suçun temel cezası bir yıldan dört yıla kadar hapis cezasıdır. Suçun alenen işlenmesi halinde ise verilecek cezanın altıda biri oranında artırılması öngörülmüştür.
Suçun temel halinin oluşması için hakaret eyleminin cumhurbaşkanı huzurunda işlenmesi ya da genel hakaret suçunda olduğu gibi 3 kişiyle ihtilat halinde işlenmesi şartı aranmamaktadır. Dolayısıyla kişinin yalnız olduğu ortamda dahi cumhurbaşkanına yönelik hakaret etmesi durumunda suç oluşacaktır ancak elbette eylemin cezalandırılabilmesi için geçerli ispat kurallarına göre eylemin ispatlanabilmesi şarttır.
Suçun alenen işlendiğinin kabul edilebilmesi hakaret oluşturan eylemin belirlenemeyen sayıda kişi tarafından görülüp duyulma ihtimalinin bulunması ve herkese açık yerlerde işlenmesi gerekir.
Suçun Takibi Şikayete Bağlı Mıdır?
Bu suçun takibi şikayete bağlı değildir ve savcılık tarafından re’sen soruşturulur. Ancak suça ilişkin dava açılabilmesi ancak Adalet Bakanlığı tarafından kovuşturma izni verilmesi halinde mümkündür.
Diğer şartlar mevcut ise bu suçtan dolayı yapılacak yargılamalarda HAGB kararı verilmesi ya da Cezanın ertelenmesine karar verilmesi mümkündür.
Bu suça ilişkin yapılacak yargılamalar da görevli mahkeme öngörülen ceza itibariyle Asliye Ceza Mahkemesidir.
Konuya İlişkin Yargı Kararları
ANAYASA MAHKEMESİ 2017/6162 Başvuru Numaralı 08/06/2021 Tarihli Kararı:
“36. Bir siyasetçi olan Cumhurbaşkanı diğer kişilere nazaran eleştirilere daha fazla katlanmak durumundadır. Bununla birlikte eleştirilerin onun şeref ve itibarını zedeleyecek boyuta ulaşmaması gerekir. Cumhurbaşkanı’nın eleştirilere daha hoşgörülü olmak zorunda olması, onun şöhret veya haklarının korunmayacağı anlamına gelmez. İfade özgürlüğü, kişilere hakaret etme hakkı vermez zira hakaret eyleminde başkalarının şöhret veya itibarlarına saldırı söz konusudur. Böyle bir durum da hiçbir hukuk düzeni tarafından korunmaz (Umut Kılıç, B. No: 2015/16643, 4/4/2018, § 29).
37. Cumhurbaşkanı; Anayasa’da belirtilen usullerle halk tarafından seçilen, devleti ve milletin birliğini temsil eden kişidir. Cumhurbaşkanı’nın devletin başı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk milletinin birliğini temsil etmesi, Anayasa’da belirtilen görev ve yetkileri ile temsil ettiği değerler göz önüne alındığında Cumhurbaşkanı’na karşı gerçekleştirilen hakaret suçunun sadece kendi kişiliğine karşı işlenmiş olduğu değil Cumhurbaşkanı’nın temsil ettiği değer ve fonksiyonları da ihlal etmiş olacağı kabul edilmektedir. Bu nedenle kanun koyucu, belirtilen hususları göz önüne alarak onun kişiliğine yöneltilen eylemin aynı zamanda devlete karşı gerçekleştirilen suçlardan sayılması gerektiğinden hareketle Cumhurbaşkanı’nın kişiliğine karşı işlenmiş olsa da bu suçu kamu görevlilerine hakaret suçundan ayırarak ayrı bir suç olarak düzenlemiş ve bu suça kamu görevlilerine hakaret suçu için öngörülen cezaya kıyasla daha ağır bir ceza verilebilmesine olanak sağlayan hükümler ihdas etmiştir. Kanun koyucunun bu tercihi, suç olarak tanımlanan fiillerin hangi tür ve ölçüdeki ceza yaptırımlarına tabi tutulacağının belirlenmesindeki takdir yetkisinin kapsamındadır (Umut Kılıç, § 30).”
Anayasa Mahkemesi; siyasetçilerin, kamuoyunca tanınan kişilerin ve kamusal yetki kullanan görevlilerin gördükleri işlev nedeniyle daha fazla eleştiriye katlanmak durumunda olduklarını ve bunlara yönelik eleştirinin sınırlarının çok daha geniş olduğunu her zaman vurgulamıştır. Son olarak rahatsız edici de olsa siyasetçilere, kamuoyunca tanınan kişilere ve kamusal yetki kullanan görevlilere ilişkin yapılan eleştirilerin cezalandırılması caydırıcı etki doğurarak toplumdaki ve kamuoyundaki farklı seslerin susturulmasına yol açabilir. Cezalandırılma korkusu, çoğulcu toplumun sürdürülebilmesine engel olabilir. Bu nedenle müştekiye yönelik sözler söyleyen başvurucunun adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi, bilgilendirme ve eleştiride bulunabilme ortamının bir sonucu olan çoğulcu topluma zarar verebilir.”
YARGITAY CEZA GENEL KURULU E: 2017/1152 K: 2022/28 T: 18.01.2022 Kararı:
“Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı Cumhurbaşkanına hakaret suçunun unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamında;
F. sosyal paylaşım sitesinde Cumhurbaşkanına atfen “A. G. haininin yaptığı anlaşmalar – AKP’lilere ithaf olunur” başlığı altında yazılar yazdığı ve bunu site kullanıcıları ile paylaştığı,
Adalet Bakanlığının 26.08.2013 tarihli ve 2013/3424 sayılı olurları ile sanık hakkında Cumhurbaşkanına hakaret suçundan kovuşturma izni verildiği.
Anlaşılmaktadır.
Sanık; “Benim hakaret etme kastım yoktur, eleştiri amaçlı yazmıştım, daha sonra kendim kaldırdım, öncelikle beraatimi, eğer Mahkeme aksi kanaatte ve cezalandırılmam yoluna gidecek ise hakkımda hükmün açıklanmasının geri bırakılması istiyorum” şeklinde savunma yapmıştır.
Uyuşmazlığın esasını oluşturan kanuni düzenlemelerin açıklanması gerekmektedir.
765 sayılı mülga TCK’nın 158. maddesinde düzenlenen, Cumhurbaşkanına hakaret suçunun öğeleri ve bu doğrultuda genel, bu suç açısından da özel bir hukuka uygunluk nedenini oluşturan eleştiri hakkı üzerinde durulmalıdır.
Doğal haklardan kabul edilen ifade hürriyeti, çoğulcu demokrasilerde, vazgeçilemez ve devredilemez bir niteliğe sahiptir. Öğretide değişik tanımlara rastlanmakla birlikte, genel bir kabulle ifade/düşünce hürriyeti, insanın özgürce fikirler edinebilme, edindiği fikir ve kanaatlerinden dolayı kınanmama, bunları meşru yöntemlerle dışa vurabilme imkân ve özgürlüğüdür. Demokrasinin “olmazsa olmaz şartı” olan ifade hürriyeti, birçok hak ve özgürlüğün temeli, kişisel ve toplumsal gelişmenin de kaynağıdır.
İşte bu özelliğinden dolayı ifade hürriyeti, temel hak ve hürriyetler kapsamında değerlendirilerek, birçok uluslararası belgeye konu olmuş, T.C. Anayasası’nda da ayrıntılı düzenlemelere tabi tutulmuştur.
(…)Anayasa’nın 2, 13, 14 ve 26/2. maddeleri ile İHAS’nin 10/2 ve 17. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde; hürriyetlerin demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak; ulusal güvenlik, toprak bütünlüğü, kamu güvenliği ve düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlâkın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, gizli kalması gereken haberlerin yayılmasına engel olunması veya yargı gücünün otorite veya tarafsızlığının korunması için kanunla öngörülen bazı biçim koşullarına, sınırlama ve yaptırımlara tabi tutulacağı anlaşılmaktadır. Ancak, ifade özgürlüğünün sınırlandırılmasına ilişkin düzenlemelerin dar yorumlanması gerektiği, sınırlandırma için, önemli bir toplumsal ihtiyaç veya zorunluluğun bulunması, bu sınırlandırmanın meşru bir amacı gerçekleştirmek için yapılması, sınırlandırmada aşırıya gidilmemesi ve her halükârda gelişimi zedelemeyecek ölçüde yapılması görüşü genel bir kabul görmüştür.
Sınırlama veya müdahale için; yasal bir düzenleme, sınırlamanın meşru bir amacı, fıkrada sayılan sınırlama nedenlerinin bulunması, sınırlamanın meşru amaçla orantılı ve önlemin demokratik toplum bakımından “zorunlu” olması gerekmektedir.
(…)Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
F. isimli sosyal paylaşım sitesinde Cumhurbaşkanına atfen “A. G. haininin yaptığı anlaşmalar – AKP’lilere ithaf olunur” başlığı altında yazılar yazan ve bunu site kullanıcıları ile paylaşan sanığın somut olayın koşullarında kullanmış olduğu ifadelerin Cumhurbaşkanına hakaret suçundan mahkûmiyetinin zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık gelip gelmediği ve gerçekleşmesi amaçlanan meşru amaçla orantılı olup olmadığının değerlendirilmesi açısından, siyasetçilerin, kamuoyunca tanınan kişilerin ve kamusal yetki kullanan görevlilerin gördükleri işlev nedeniyle daha fazla eleştiriye katlanmak durumunda oldukları ve bunlara yönelik eleştirinin sınırlarının çok daha geniş olduğu her zaman vurgulamıştır. Bu bakımdan olayın gerçekleşme koşulları ile birlikte sanığın amacı da gözetildiğinde sanığın yapıldığı iddia olunan anlaşmalardan hareketle Cumhurbaşkanının şahsına değil eylemlerine ilişkin eleştiride bulunduğu Cumhurbaşkanına hakaret suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığı kabul edilmelidir.”
Bu suça ilişkin karşılaştığınız soru ve sorunlarınızın çözümü için İzmit, Kocaeli’de yer alan hukuk büromuzdan destek alabilirsiniz.